Faydalı İlim Kazanın

Blogger tarafından desteklenmektedir.
Dini Bilgiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Dini Bilgiler etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Ocak 2013 Pazar

Abdestin önemi Hakkında Genel Bilgi


Abdestin önemi
Abdestin önemi Hakkında Genel Bilgi
Abdestin önemi Hakkında Bilgi
Abdestin önemi Hakkında Yazı
Abdestin önemi İle İlgili Bilgi
Abdestin önemi İle ilgili Genel Bilgi
Abdestin önemi İle İlgili Yazı



Cafer-i Sadık “rahmetullahi aleyh” hazretlerine bir gün iki genç gelip;
- Bize, abdestin faziletinden anlatır mısınız, dediler.

Büyük Veli,
- Peki gençler, buyurdu.

Ve şu hadis-i şerifi nakletti onlara:
(Ümmetimin abdest uzuvları, mahşer karanlığında öyle nurlu olur ki, etraflarına ışık saçar. Başkaları onlara gıbta ile bakıp; “Keşke biz de bu ümmetten olsaydık”, diye hayıflanırlar).

Ve şöyle devam etti:
- Eski Peygamberlerin kitaplarında okumuştum. Şöyle yazıyordu: “Bir şeyden korkan kimse hemen abdest alırsa, o şeyin zararından korunmuş olur”.

Ve başından geçen şu hadiseyi anlattı:

Bir yere gidiyordum.
Bir rahibin evini uzaktan görünce durup, onu imana davet etmeyi düşündüm.
Ve yolumu değiştirip, o rahibin evine doğru yürüdüm.

Varıp çaldım kapıyı.
Ama kapı açılmadı.
Bekledim.

Bir kaç dakika sonra, rahip elinde havlu ile açtı kapıyı ve;
- Beklettim, dedi. Özür dilerim.

Sordum:
- Hayırdır, niye geç açtınız kapıyı?
- Abdest alıyordum da.

- Abdest mi alıyordunuz?
- Evet. Sizi pencereden görünce heybetinizden korku geldi kalbime. Hemen abdest almaya gittim.

- Niçin ama?
- Tevrat’ın tavsiyesi böyle. Orada yazıyor ki: “Bir şeyden korktuğun zaman abdest al ki, ondan zarar görmeyesin”.

- Ya, ne güzel, dedim.

Sevinmiştim.
İmana çağırmanın tam vaktiydi.

Dedim ki:
- Benim size bir teklifim olacak.

- Buyurun.
- Müslüman olur musun?

Rahip tereddütsüz;
- Hayhay! dedi.

Ve “Şehadet”i okuyup, imanla şereflendi.
Bir “abdest” sebebiyle ebedi Cehennemden kurtardı kendisini.

Arkadaşın önemi

Oğlu Musa Kazım nasihat istemişti kendisinden.

Buyurdu ki:
- İyilerle arkadaş ol, kötülerden uzaklaş!

Ve ekledi:
- “İyi arkadaş”, seni Cennete sevk eder, “Kötü arkadaş” ise Cehenneme.
 

Temizlik, Gusül, Abdest ile ilgili Hadisler

Temizlik, Gusül, Abdest ile ilgili Hadisler
Temizlik, Gusül, Abdest Hakkında Hadisler
Temizlik, Gusül, Abdest Hadisleri


abdest ile ilgili hadisler abdestle ilgili hadisler temizlikle temizlik ile hadisi şerifler temizlik
ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellem buyurdu:
"Temizlik îmanın yarısıdır. "Elhamdülillah" mizanı doldurur. "SübhanALLAHi velhamdülillahi" göklerle yer arasını doldurur.
Namaz nurdur, sadaka delildir, sabır ışıktır.
Kurân ise, ya lehine, ya da aleyhine bir kanıttır.
Tüm insanlar sabah erkenden çıkarlar, kimisi nefsini satar, kimisi de onu ya azat edip kurtarır, ya da tehlikeye atar."
Ebû Mâlik radıyALLAHu anh. Müslim

Bir bedevi, mescidin bir kenarına işedi. Cemaat hemen başına üşüştü. ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellem onlara engel oldu ve şöyle buyurdu:
"Siz kolaylaştırıcılar olarak gönderildiniz, zorlaştırıcılar olarak değil. O idrar üzerine bir kova su dökün!"
Ebû Hureyre radıyALLAHu anh. Ebû Dâvud.

ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellem buyurdu:
 "Köpek birinizin kabını yalarsa, o kabı yedi kere yıkasın."
 Ebû Hureyre radıyALLAHu anh. Buhârî.
 ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellem buyurdu:
 "Kedi pis değildir, çünkü dişi olsun erkek olsun o, evinizde gezinen hayvanlardandır."
 Kebşe radıyALLAHu anha. Tirmizî.

ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellem buyurdu:
 "Hiç biriniz banyo yaptığı yere işemesin, çünkü kuruntu genellikle bundan kaynaklanır."
 İbn Mugaffel radıyALLAHu anh. Tirmizî.

ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellem buyurdu:
 "Abdest bozacağınız zaman, ne önünüzü, ne de arkanızı kıbleye döndürmeyin, yüzünüzü doğuya veya batıya doğru çevirin!"
 Ebû Eyyûb radıyALLAHu anh. Buhârî.

ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellem buyurdu:
 "Ayaktayken idrar yapman, edebe aykırıdır."
 İbn Mesûd radıyALLAHu anh. Tirmizî.

ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellem buyurdu:
 "idrardan sakının! Kabirde kulun ilk hesaba çekileceği şey odur."
 Ebû Ümâme radıyALLAHu anh. Taberânî.

Peygamber sallALLAHu aleyhi ve sellem tuvalete girerken şunu söylerdi:
 "ALLAHım! Erkek şeytanlardan da dişi şeytanlardan da sana sığınırım."
 Enes radıyALLAHu anh. Buhârî.

ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellem heladan çıkınca şöyle derdi:
 "Sıkıntımı gideren ve afiyet veren ALLAHa hamd olsun!"
 Ebû Zer radıyALLAHu anh. Rezîn.

ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellemin sağ eli, temizlik ve yemek içindi. Sol eli ise, helası ve sıkıntı veren şeyler içindi.
 Aişe radıyALLAHu anha. Ebû Dâvud.

ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellem buyurdu:
 "On şey yaradılış gereğidir: Bıyık kısaltmak, sakalı uzatmak, diş temizleyicisi misvak kullanmak, suyu burnuna çekmek, tırnakları kesmek, parmak boğumlarını yıkamak, koltuk altını tıraş etmek, etek tıraşı olmak, tuvalette su ile temizlenmek..."
 Aişe radıyALLAHu anha. Müslim.

ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellem buyurdu:
 "Ümmetime zahmet vermeyecek olsaydım, onlara her namaz için abdesti emrederdim. Her abdestte de diş temizleyicisi misvak kullanmalarını emrederdim."
 Ebû Hureyre radıyALLAHu anh. Ahmed.

ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellem buyurdu:
 "Diş temizleyicisi misvak ağzı temizler, Rabbin hoşnutluğuna neden olur."
 Aişe radıyALLAHu anha. Nesêî.

ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellem buyurdu:
 "Sizden biriniz gayet güzel bir abdest alıp da, "Eşhedü en lâ ilâhe illALLAHu vahdehu lâ şerike leh ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve Resûlüh," derse, ona cennetin sekiz kapısı açılır, istediğinden içeriye girer."
 Ukbe radıyALLAHu anh. Müslim.

ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellem buyurdu:
 "Kim güzel bir abdest alır, sonra kalkıp farz namazını kılarsa, ayağıyla yürüdüğü, eliyle tuttuğu, kulaklarıyla dinlediği, gözleriyle baktığı ve içinden geçirdiği günahları bağışlanır."
 Ebû Ümâme radıyALLAHu anh. Ahmed.

Osman radıyALLAHu anh bir kap su getirtti. O sudan alıp, üç kere ellerini yıkadı. Sonra sağ eliyle kaptan su alıp, üç kere ağzını yıkadı. Üç kere de burnuna su çekip, yıkadı. Üç kere yüzünü yıkadı. Üçer kere dirseklerine kadar kollarını yıkadı. Sonra başını meshetti. Sonra üçer kere topuklarına kadar ayaklarını yıkadı.
 Sonra şöyle dedi: "ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellemin, benim bu abdestim gibi abdest aldığını gördüm."
 Osman radıyALLAHu anh. Buhârî.

ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellem buyurdu:
 "Abdest aldığında el ve ayak parmaklarını iyice oğuştur!"
 İbn Abbas radıyALLAHu anh. Tirmizî.

ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellem buyurdu:
 "Biriniz abdest aldığı zaman, burnunun iki deliğine dolu dolu su çeksin, sonra sümkürsün."
 Ebû Hureyre radıyALLAHu anh. Müslim.

ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellem buyurdu:
 "Yüzleriniz ve kollarınız, abdesti iyi almaktan ötürü, kıyamet gününde pırıl pırıl parlayacaktır. Gücü yeten, bu parıltıyı artırsın."
 Ebû Hureyre radıyALLAHu anh. Müslim

ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellem buyurdu:
 "Bir kimse abdeste başlarken ALLAHı anarsa, vücudunun tümü temizlenir. ALLAHın adını anmazsa, yalnız abdestte yıkanan yerler temizlenir."
 Ebû Hureyre radıyALLAHu anh. Rezîn.

ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve selleme geldim, abdestini alıyor ve şöyle diyordu:
 "ALLAHım, günahımı bağışla, evimi genişlet, rızkımı bereketlendirip artır."
 Ebû Mûsa radıyALLAHu anh. Rezîn.

ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellem, her namaz için abdest alırdı.
 Enes radıyALLAHu anh. Buhârî.

Peygamber sallALLAHu aleyhi ve sellem, gusül etmeye başladığında, önce ellerini yıkardı, sonra sağ eliyle sol eline su koyar, avret yerini yıkardı, sonra namaz abdesti gibi abdest alırdı. Sonra suyu alıp, parmaklarını iyice saçlarının dibine sokarak yıkardı. iyice yıkadığına kanaat getirince, başına üç kere su dökerdi. Sonra bedeninin diğer kısımlarına da su dökerdi. Daha sonra ayaklarını yıkardı.
 Aişe radıyALLAHu anha. Müslim.

ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellem buyurdu:
 "Her kılın dibinde cünüplük vardır, onun için saç ve kılları iyi yıkayın, deriyi temizleyin!"
 Ebû Hureyre radıyALLAHu anh. Tirmizî.

ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellem buyurdu:
 "Sizlere acem diyarından yerler feth edilecektir. Oralarda hamam adında evler bulacaksınız. Sakın, erkekler onlara peştemalsiz girmesinler. Hasta ve lohusa olan kadınların dışında, kadınları onlara göndermeyin!"
 İbn Amr radıyALLAHu anh. Ebû Dâvud.

ALLAH Resûlü sallALLAHu aleyhi ve sellem buyurdu:
 "Su bulamayınca, ellerini yere vurman, sonra onlara üfleyip yüzüne ve ellerine sürmen teyemmüm için sana yeterdi."
 İbn Ebza radıyALLAHu anh. Buhârî

Abdestin hikmetleri Hakkında Genel Bilgi

Abdestin hikmetleri
Abdestin hikmetleri  Hakkında Genel Bilgi
Abdestin hikmetleri İle ilgili Genel Bilgi
Abdestin hikmetleri  Hakkında Bilgi
Abdestin hikmetleri  Hakkında yazı
Abdestin hikmetleri İle ilgili Bilgi
Abdestin hikmetleri İle ilgili Yazı
Abdestin hikmetleri Nedi?


Abdest
kendi içinde maddî temizlik ile mânevî temizliği birlikte barındıran; maddî temizliği sağlamakla beraber, Müslümana gönül huzuru ve manevî güç veren bir mahiyete sahip vazgeçilmez bir ibadet adımıdır. Müslüman, abdest almak sûretiyle ruhen ve cismen kendisini ibadete hazırlamış olmaktadır.

Abdest;
eller, yüz, ağız, diş, burun, baş ve ayaklar gibi kirlenmeye en açık ve dışarıyla sürekli temas halinde bulunan uzuvların temizlenmesini sağlamak sûretiyle sıhhî bir değer de taşımaktadır. Vücudun dışarıdan alabileceği mikrop yolları, abdest vesilesiyle günde en az beş defa temizlenmiş olmakta; böylece birçok hastalığın önü alınmış; vücudun sinir sistemi ve kan dolaşımı daha düzenli hâle gelmiş olmaktadır.

Abdest
öfkeyi dindirir, kızgınlığı giderir, ruhu yatıştırır. Bundan dolayı Peygamber Efendimiz (asm) öfkelenen kimsenin abdest almasını tavsiye buyurmuştur. (Ebû Dâvud , Edep, 3; Müsned , 4/226) Abdest Mü’minin manevî bir silâhı, görünmeyen tehlikelere karşı manevî bir kalkanıdır.

Abdest alan bir Müslüman, maddî kirlerden temizlendiği gibi, manevî kirlerden de arınmış ve temizlenmiş olur. Her yıkadığı abdest azası ile birlikte günahları dökülüp gittiği gibi, mahşer gününde abdest azalarının her birinin ayrı ayrı parlayacağı müjdelenmiştir.

Abdestin faziletlerini konu alan hadis-i şeriflerden bazıları:

1. Peygamber Efendimiz (asm ) şöyle buyurmuştur:

“Abdest alan bir Müslüman, ağzına ve burnuna su verdiğinde ağzı ve burnu ile işlemiş olduğu günahları dökülür gider. Yüzünü yıkadığında yüzünden, hatta iki göz kapakları arasından günahları dökülür gider. Başını meshettiğinde hataları başından, hatta kulaklarından dökülür, gider. Ayaklarını yıkadığı zaman ayakları ile işlediği hataları ayaklarından, hatta tırnaklarının arasından çıkar gider. Böylece o kul, günah ve hatalarından temizlenmiş olur.” (İbn -i Mâce , Tahâret , 6; Müslim, Tahâret , 32; Nesâî , Tahâret , 108)

2. Ebû Hüreyre (ra ) rivayet etmiştir: Resûlullah Efendimiz (asm ) buyurdu ki:

“Dikkat edin! Size, Allah ’ın hataları sildiği ve dereceleri yükselttiği amelleri haber vereyim mi? Meşakkatli de olsa abdesti tam ve adabına riayet ederek almak, uzak yerden camiye gitmek ve bir namazdan sonra diğer namazı beklemektir.”
( Nesâî , Tahâret , 107)

3. Ömer bin Hattâb (ra ) anlatmıştır: Allah Resulü (asm ) şöyle buyurmuştur:

“Kim güzelce abdest alır, abdestinde kuru yer kalmaz, sonra da ‘Eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûlüh’ derse, ona Cennet ’in sekiz kapısı açılır! Dilediğinden girsin!”
(Nesâî , Tahâret , 109)

4. Ebû Hüreyre (ra) der ki: Peygamber Efendimiz ’e (asm ): “Yâ Resûlallah ! Senden sonra gelecek ümmetini nasıl tanırsın?” diye soruldu. Allah Resulü (asm):

“Düşünün, bir adamın siyah atlar arasında alnı beyaz, ayaklarında seki olan bir atı olsa, o atını tanımaz mı?” buyurdu. Oradakiler: “Evet, tanır ” dediler. O zaman Resul -i Kibriya Efendimiz (asm ):

“İşte benden sonra gelecek kardeşlerim, abdest sebebiyle kıyamet günü alınları ve abdestte yıkadıkları uzuvları parlayarak gelecekler. Ben ise onları Kevser havuzu başında bekleyeceğim.”
buyurdu. (Nesâî , Tahâret , 110)

5. Ebû Hüreyre ’den (ra ) demiştir ki: Allah Resûlü (asm ) şöyle buyurmuştur:

“Benim ümmetim kıyamet gününde abdest eserinden dolayı yüzleri nurlu , elleri ve ayakları özel işaretli olarak geleceklerdir. Artık bu parlaklığını daha ziyade artırmak hanginizin elinden gelirse yapsın.”
(Müslim, Tahâre, 246)

Abdest esnasında Allah ’ın hangi uzuvları yıkamamızı emir buyurduğunu beyan eden âyeti yukarıda zikretmiştik. Buna göre, abdestin farzları şöyledir:

Yüzü yıkamak, iki eli dirseklerle beraber yıkamak, başın dörtte birini meshetmek, iki ayağı topuklarla beraber yıkamak.
(Süleyman Kösmene)

Abdestin günahtan koruması açısından hikmetleri

Yüce dinimiz, Allah’ın huzuruna çıkmadan önce vücudun belli azalarının yıkanmasını (abdest almayı) emretmiştir. Bundaki ilahi maksat sadece bu muayyen azaları görünen kir ve tozlardan temizlemek değil, bu maddi temizliğin yanında bu azaları, onları vasıta ederek yapılan günahların mânevi ve görünmez kirlerden tövbe ve istiğfar suyu kullanarak temizlemektir. Zaten bu bakımdan abdest azalarını yıkanması sırasında hayret edilecek derin hikmetler yatmaktadır.

1. Yıkanması farz olan azaların birincisi yüz’dür. Çünkü yüzde ağız (dil) burun, gözler gibi işlemekle baş vasıta olarak kullanılan azalar vardır. Ağzı ele alalım: Haram malları yiyen odur. Küfürler ondan çıkar, gıybetler, iftiralar, yalanlar, ara bozucu ve karıştırıcı sözler, yoldan çıkaran fikirler, haya tanımaz ifadeler onunla dile getirilir. Görülüyor ki gerek Allah’a karşı, gerek kullara karşı irtikap edilebilecek en büyük kötülüklerin kaynağı ağızdır.

Ya gözler! Fenalığın en gizlisini kaçırmayıp yakalayan ve diğer azaları peşinden koşturan o değil midir? Kötülüğün kokusunu alıp bütün vücudu o tarafa yönelten burnun sorumluluğu ve kulun yaptığı günahlardaki payı az mıdır?

Onun için her türlü günaha ve dince yasak edilen başlangıç teşkil edip yol açıcılık eden bu azaları sınırları içine alan yüzün ilk olarak yıkanması emredilmiştir. Kula denmek istenmiştir ki, bu azaların olma vazifesinin önemli bir kısmını yerine getirdiğin gibi, bu azaların o ana kadar üzerine biriken kir ve tozları su ile giderip vücut sağlığını koruma ve temizlemek, sebep oldukları kötülüklerden pişmanlık duymalı, bozulmayacak tövbeler etmeli ve benzeri günahları yapmalarına kesin bir şekilde engel olması lazımdır ki; gerçek Müslüman olabilsin.

2. Yüzden sonra yıkanma sırası kollara gelir. Çünkü bir fenalık yapılacağı zaman önce dil konuşur, sonra gözler görür, arkasından da vazife sırası gelerek onlarda yerine göre yapışarak, ya da tutarak başlanılan bu kötülüye ortak olurlar. O bakımdan şeytana uymakta dil ve gözlerden sonra ikinci adımı atan ellerin yüzden hemen sonra görünür kirlerden su ile, görünmez kirlerden Allah’a yalvaranın feyzi ile temizlenmesi gayet yerinde bir harekettir.

3. Abdestin üçüncü farzı, başı mesh etmektir. Abdestin maddi kirleri gidermesi yanında, daha fazla manevi temizliğe kulu teşvik etmek istediği, en çok başın meshinde apaçık olarak kendini gösterir. Çünkü İslam geleneklerine göre, umumiyetle başı açık gezdirilmez, örtülü bulundurulur. Açık bile bulundurulsa sık saçlar cildi kir ve tozdan muhafaza eder. Bu bakımdan günde beş defa gibi oldukça sık sayılabilecek kadar, yıkanabilecek ölçüde kir biriktirmesine imkan yoktur. Üstelik her abdest alışta başı yıkamakta oldukça zor bir iştir ki, kullarına her zaman kolay olanı emreden Cenab Hak yüce gayesine de bunu emretmek uymaz.

Ama baş, abdest gibi manevi bir temizlikte asla ihmal edilmeyecek bir azayı içine almaktadır. Her türlü günahın haberini alır almaz düşünen, plânın hazırlayan ve işlenmesi için diğer âzaları düşecek vazifeleri dağıtan vücudun merkezi beyin. Onun için maddi kiri pek olmayan başın manevi kirlerini kula hatırlatıp, bunların giderilmesini çarelerine bakması ve gözlerini açmak hususunda başın sadece mesh edilmesi emredilmiştir. Mana incileri devşiren ve incelikleri karşısında hayrete düşme nimetine sahip kafaları içine alan ne derin ve yüce hikmet!..

4. Abdestin sonuncu farzı ayakları yıkamaktır. Yapılacak kötülük eğer uzakta ise, vücudu oraya kadar taşıyıp o kötülüğü yapabilmenin imkânını hazırlayan ayaklardır. Bu bakımdan ayakların fena hareketteki hisseleri en son adımı teşkil etmektedir, ama büyüklülüğü de ortadadır. Onun için Allah’ın huzuruna çıkmadan; yani namaza başlamadan önce tertemiz olabilmek için ayakların maddi kirlerini yıkayıp, sebep oldukları günahları da bir bir hatırladıktan sonra aflarını esirgeyen ve bağışlayan Ulu Allah’tan dilemek sonuncu ve en önemli bir vazifedir. Adı gecen azaların gündelik çalışmalar içinde en çok maddi kir biriktirecek azalar olduğu ve bunların yıkanmasını manevi bir temizlikle iç içe bir şekilde emreden yüce dinimizin, maddi temizliğe nedenli önem verdiğini de göz önünde bulundurmak gerekir.

Denilebilir ki, dinimizin emirlerinin arkasında hikmet ve sebep aramak, denizlerin ortasında su aramak gibidir. Gerçekten öyledir, bu aziz dinin en küçüğünden tutun da en büyüğüne kadar her bir emri, kalbi iman nurundan zerre kadar aydınlıklar taşıyan her aklı başında insanı şaşkına çevirecek ve gözlerini yaşartacak kadar mânalı hikmetler taşımaktadır.

Dinimizde temizliğin önemi Hakkında Genel Bilgi

Dinimizde temizliğin önemi Hakkında Genel Bilgi
Dinimizde temizliğin önemi Hakkında Bilgi
Dinimizde temizliğin önemi Hakkında Yazı
Dinimizde temizliğin önemi İle ilgili Bilgi
Dinimizde temizliğin önemi İle ilgili Genel Bilgi
Dinimizde temizliğin önemi İle ilgili Yazı
Dinimizde temizliğin önemi Nedir?
Dinimizde temizliğin önemi Hakkında Genel Bilgi


Mü’min, aklında, kalbinde, hatta her hücresinde taşığıdı imanın gereği olarak temiz insandır. “Mü’min, mü’minin aynasıdır.” şeklindeki hadis-i şerifte ifade edilen “ayna”, eğer yeterince temiz olmazsa diğer bir mü’mini nasıl yansıtacaktır? Aynanın parlak yüzeyinde birikebilecek her bir toz tanesi, görüntünün netliğini engelleyecektir. Bu durumda birbirine ayna olamayan mü’minler, “Mü’min, mü’minin kardeşidir.” hadis-i şerifinde yer alan kardeşliğin güzelliğinden, heyecanından uzak yaşayacaklardır.
İman-ı kâmil ile mü’min olmanın asude güzelliğinin hem bedenimizde hem de ruhumuzda tecessüm ettiğini görmeyi arzu ediyorsak, insan olmanın ve dünyada yaşamanın belki de kaçınılmaz sonuçlarından biri olan “iç” ve “dış” kirlerden sürekli olarak arınmak zorundayız.
Arınmanın sıklığı bedensel olarak belirli aralıklarla olsa da, ruhsal olarak bu sıklık “ ân ” ile ifade edilebilir. Yani arınma, manevi kirlerden paklanma, her ânın bitiminde yapılmalıdır. Her ânın geçişi, bizler için tevbeye vesile olmalıdır. Her saat, her dakika, her saniye, her salise ve daha nice küçük vakit aralıkları akıp giderken, ruhumuzda sürekli olarak değişimler olmaktadır. Kalbimiz itminan ile sukûnete ermemiş ise, ruhumuza, kalbimize, ins , nefs ve şeytandan hangi desiselerin geldiğinin farkında olabilir miyiz?
Evlerimizdeki banyolarımız, sıcak ve soğuk su akan çeşmeleriyle, ısıtıcı cihazlardaki sıcak sulardan çıkan buharlarıyla kirlerden arınma yeridir. Banyoya temizlenmek için girmek niyeti; su ile birlikte sabunu da kullanmak, birkaç kez sabunlanmak, iradeyi ve gayreti gösterir. Ne kadar çok kirlenmiş iseniz, o kadar çok sabunlanıp sıcak su ile durulanmanız gerekir. Kil, sabun veya şampuan gibi temizleyici maddeleri kullanmaz isek, sadece su kirlerimizi döker mi?
Acaba isyan, günah, edepsizlik, hatta ayıplarımızı hangi sular ve hangi temizleyici maddeler giderebilir? Günahın şiddeti arttıkça, manevi kirlenme katranlaşmaz mı?
Hazreti Yunus ne güzel söylemiş: “Su ne kadar arıtır yavuz işlerin !..” Kalbî tahareti yapamazsak, yani kalbimizi oraya yakışmayan her türlü düşünce, his, duygu ve desiselerden arındıramazsak su ne yapsın! Fütuhat-ı Mekkiyye isimli muhteşem eserinde “hissî taharet”ten önemle bahseden İbn Arabi Hazretleri’ne hak vermemek mümkün müdür? Hissettiği kadar temizdir insan!
Bu durumda şu soru sorulabilir: Maddi kirlerimizden arındığımız gibi manevi kirlerimizden arınamamış isek, yani hissî taharetimiz yoksa, Kur’an’a nasıl el sürebiliriz? Fetva yönünden Kur’an-ı Kerim’i okuyabilsek bile, bu Yüce Kitap bize iç yüzünü gösterir mi?
Mevlâna Hazretleri, Mesnevi’sinde buyurmaktadır ki:
“Sen temizlendin mi perde yırtılır / Pak kişilerin canları sana görünmeğe başlar.”
Bazen paklanmak için evlerimizdeki banyolarımız da yeterli olmamaktadır. Suyu daha sıcak, kirleri hücrelerden sökecek yoğun buhar barındıran kaplıcalar tercihimiz oluverir. Kaplıca suyunun sıcaklığı kudret-i ilâhiyeden geldiği için, bedenimizde hastalıklı organlarımıza da şifa olabilmektedir. Evimizde kendi kendimize kirlerimizi çıkartamıyorsak, kaplıcada bedelini ödemeyi göze alarak keseciden bizi keselemesini talep ederiz.
Peki, ruhumuzu, kalbimizi, sonsuzluğa açılan pencerelerimizi, kapılarımızı arındıracak kaplıcalarımızı nasıl ve nerede bulacağız? Yüksek sıcaklıktaki aşkla ısıtılmış su ile hastalıklı organlarımızı nasıl tedavi edeceğiz? Kirlerimizin her birini hücrelerden sökmek üzere bizleri kim keseleyecek?
Evindeki banyosunu her ân temizlenmek üzere temiz tutan, banyosunda temizlenme maddelerinin her birini bulunduran ve bu maddelerle sık sık arınabilen pak mü’mine selam olsun… Bu mü’minin arı, duru ve saf “ayna”sının yansıttığı kâmil mü’minler topluluğuna selam olsun…
Günde yetmiş defa, yani her yükselişinde tevbe eden Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed s.a.v.’e binlerce kez salât u selam olsun!

Semerkand Dergisi, Mart 2005

5 Ocak 2013 Cumartesi

Abdestin önemi ve farzları

Abdestin önemi ve farzları
Konuyla ilgili Sesli Dosyayı dinlemek için lütfen tıklayınız!

Dört mezhebe göre abdestin farzları
Hanefi mezhebinde:
1- Yüzü, bir kere yıkamak. Yüz, iki kulak memesi ve saç kesimi ile çene arasıdır.
2- İki kolu, dirsekleri ile birlikte, bir kere yıkamak.
3- Başın dörtte bir kısmını mesh etmek, yani yaş eli başa sürmek.
4- İki ayağı, iki yandaki topuk kemikleri ile birlikte, bir kere yıkamaktır.
Maliki mezhebinde:
1- Niyet,
2- Yüzü yıkamak,
3- İki kolu yıkamak,
4- Başın tamamını mesh etmek,
5- İki ayağı yıkamak,
6- Muvalat [ara vermeden, uzuvları peş peşe yıkamak],
7- Delk [yıkanan yerleri ovmak.]
Şafii mezhebinde:
1- Niyet,
2- Yüzü yıkamak,
3- İki kolu ellerle birlikte yıkamak,
4- Başın, az bir kısmını mesh etmek,
5- İki ayağı yıkamak,
6- Tertip [Sırayla yıkamak.]
Hanbeli mezhebinde:
Abdestin farzı altıdır. Abdestin şartları da farzdır. Bu farzlar da dahil edilince, abdestin farzları on oluyor:
1- Niyet,
2- Besmele çekmek,
3- Yüzü yıkamak,
4- Ağzı yıkamak,
5- Burnu yıkamak,
6- İki kolu ellerle birlikte yıkamak,
7- Başın tamamını mesh etmek, [Kulaklar başa dahildir.]
8- İki ayağı yıkamak,
9- Tertip,
10- Muvalat.

Abdestte dört mezhebe uymak
Sual: Abdest alırken dört mezhebe uymaya da, niyet etmek uygun olur mu?
CEVAP
İyi olur. Zaten Hanefi mezhebine uygun, yani farz, sünnet ve müstehablarına uyarak abdest alan kimse, diğer üç mezhebe de uymuş olur. Mesela abdest alırken:
1- Niyet Hanefi’de sünnet, diğer üç mezhepte farzdır.
2- Besmele çekmek, Hanefi’de sünnet, Hanbeli’de farzdır.
3- Ağza, burna su vermek, Hanefi’de sünnet, Hanbeli’de farzdır.
4- Başın tamamını meshetmek, Hanefi’de sünnet, Maliki ve Hanbeli’de farzdır.
5- Tertip yani sıra ile yıkamak, Hanefi’de sünnet, Şafii ve Hanbeli’de farzdır.
6- Muvalat, yani ara vermeden yıkamak Hanefi’de sünnet, Maliki’de ve Hanbeli’de farzdır.
7- Delk, yani uzuvları ovmak, Hanefi’de sünnet, Maliki’de farzdır.
Görüldüğü gibi, Hanefi’ye uygun abdest alan, yani farz, sünnet ve müstehablarına da riayet eden diğer mezheplere göre de abdest almış olur.


Dört mezhepte abdesti bozan şeyler
Sual: Diğer hak mezheplerimize göre abdesti bozan şeyler nelerdir?
CEVAP
Deriden kan çıkınca, Hanefi’de abdest bozulur. Diğer üç mezhepte bozulmaz.
Deve eti yemek ve ölü yıkamak Hanbeli’de abdesti bozar, diğer üç mezhepte bozmaz.
Mahrem olmayan kadının eline veya derisine çıplak olarak dokununca Şafii'de abdest bozulur. Hanbeli ve Maliki’de şehvetli dokunursa bozar. Hanefi’de şehvetli de olsa bozmaz.


Yüz, kollar ve ayaklar
Sual: Abdestte, yüz, kollar ve ayakların neresi yıkanır?
CEVAP
Yüz, iki kulak memesi ve saç kesimiyle çene arasıdır. İki kol, dirsekleriyle birlikte; iki ayaksa, iki yandaki topuk kemikleriyle birlikte yıkanır. Bu uzuvların farz olan yerden biraz fazlasını yıkamak müstehab, daha fazla yıkamak mekruh olur. (S. Ebediyye)


Çene altı
Sual: Abdestte çene altını yıkamak gerekir mi? Çene altı avret midir?
CEVAP
Hanefi’de çene altını yıkamak gerekmez. Şafii’de gerekir. Kadınlar çene altını da kapatmalıdır.


Elleri yıkamak farzdır
Sual: Abdestin farzları içinde elleri yıkamak bildirilmeyip sünnetleri arasında bildirildiğine göre, elleri yıkamak sünnet mi oluyor?
CEVAP
El kola dâhil olduğu için, elleri kollarla beraber yıkamak farzdır. Abdeste başlarken elleri yıkamak ise, sünnettir.


Başı mesh ederken
Sual: Abdestte elimizdeki ıslaklığın saçımızın dibine yani başımıza temas etmesi gerekiyor mu?
CEVAP
Hayır, sadece saçların üstüne değmesi gerekir.


Saçın arkasını mesh etmek
Sual: Abdestte başın dörtte birini mesh etmek farzdır. Saçımız bozulmasın diye saçımızın arkasını mesh etsek caiz olur mu?
CEVAP
Farz yerine gelir. Ancak sünnete uygun mesh etmek için başın tamamını mesh etmek gerekir.


Eşarba mesh etmek
Sual: Kadın olarak dışarıda abdest alırken, saçımızın görünmemesi için, eşarbın üstüne mesh etmek caiz olur mu?
CEVAP
Hayır, caiz olmaz. Hanefi’de başın tamamını mesh etmek sünnet, dörtte birini mesh etmek ise farzdır. Bunun için, eşarbı çözmeden, hiç değilse, dörtte birini, mesela başın arka kısmını mesh etmek şarttır. Maliki’yi taklit edenin başının tamamını mesh etmesi farzdır.


Takke üstüne mesh
Sual: Takke veya sarık üzerine mesh caiz mi?
CEVAP
Hayır.


Uzun saçı mesh ederken
Sual: Kadının çok saçını mesh etmesi nasıl olur? Saçın üst yüzüne ıslak eli değdirmek mi yoksa hem üstünü hem altını iyice elini gezdirip ıslatmak mı?
CEVAP
Saçı uzunsa tutup aşağıya doğru çeker, yani saçın sonuna kadar. Altını falan ıslatmak gerekmez, yaş elin değmesi yeter.


Eldeki yaşlıkla mesh
Sual: Kolları yıkadıktan sonra, eldeki yaşlıkla başı mesh caiz mi?
CEVAP
Hayır.


Başörtü üstünden mesh
Sual: (Kolaylık olması için kadınlar, başörtülerinin üstünden mesh edebilirler) deniyor. Başörtü üstünden mesh caiz olur mu?
CEVAP
Hayır, başörtü üstünden mesh edilmez. Mesh etmiş olmak için, ıslak eli saçlara sürmek gerekir. Bunun gibi, bazı mezhepsizler de, çoraba mesh edilebilir diyorlar. Bunlar dinde kolaylık değil, birer bid’attir. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(İbadetleri bizim gibi yapmayan bizden değildir.) [Mizan-ül kübra]
Kolaylık olsun diye dinin emirlerini değiştirmeye, kimsenin hakkı yoktur. Biri de çıkar, kolaylık olsun diye hiç abdeste lüzum yok, haftada bir abdest alsanız yeter diyebilir. Akılla din olur mu?

 

Blog Archive

Dünya Saatleri